13 Mart 2012 Salı

LÜTUF


Gecenin şafaktan hemen önceki en karanlık zaman diliminde içini kemiren şüpheden kurtulmak istedi.Bu duruma kimseyi şahit etmemek adına sessizce.Gözlerine inanamadı tekrar yaşlarla dolu buğulu gözlerle emin olmaya çalıştı.Evet işte yine hamileydi.Daha sevinmelimi üzülmelimi kararsızlığı içindeyken sırayı gözyaşları kapmıştı çoktan.

Oldum olası anaç tavırlarıyla tanınırdı herkesçe. Bu yüzden olacak tıbbi testler dışında anlayamazdı hamileliğini.Doktorların dediğine göre bedenen ve ruhen hamileliğe hep hazırdı zaten ,ön hazırlık yapmıyordu bedeni ve duyguları .Aş ermez, midesi bulanmazdı mesela.Sokaktan geçen bir çocuğa sevgiyle içten bir baksa sütleri akardı hemen hormonları gereği.

 Sevinmeliydi hamileliğine fakat iki oğlu daha vardı .Üstelik küçük oğlu anne sütü emiyordu ve doğuştan böbreklerinden tedavi görüyordu.Yeni ev almışlardı henüz borçlarını bitirememişlerdi.Hadi ev borcunu geçiştirdi kendi içinde;her canlının rızkını verirdi Yüce Yaradan ondan hiç şüphesi yoktu.Her şey tamamda kız kardeşi ne olacaktı?O ilk bebeği için doktor doktor gezerken nasıl diyecekti nispet yapar gibi ben üçüncüye hamileyim?

Tatile geldiği kız kardeşinin evinde öğrenmişti hamileliğini.Bu yükü taşımak zaten ağır gelirken orada daha fazla kalamazdı dönme kararı aldı evine .İstanbul-İzmir arası metrekare başına ne kadar gözyaşı döktü bilinmez dilinden eksik etmediği ;Kız kardeşime de evlat nasip et duasıyla.Bursa da hiç bilmediği bir mahallede bir daha görse tanımayacağı hemşirenin test sonucu pozitif demesiyle onaylattırmıştı hamileliğini.Yüz ifadesinden pek  mutlu olmadığı anlaşılıyordu belli ki;hemşire istenmeyen bir durum deyip sırtını sıvazlamıştı sessizce.İçine oturmuştu bu söz, belki de karar vermesine vesile olmuştu.Eşini razı etmek için dil dökmeyecekti çünkü o kararlı tavrının karşısında kimse duramazdı artık. İçinde bir canlı dünyaya gelmek istiyordu ve kesinlikle dünya gelmeliydi.Kıyamazdı bir cana vebalini taşıyamazdı.Hem Allah kuluna taşıyamayacağı yükleri yüklemezdi, vardı bununda bir hikmeti.

Evine döndüğünde biraz daha rahatlamıştı.Fakat kararlıydı hamileliğini bir sır gibi saklayacaktı kardeşinden ,günden güne büyüyen karnından,aldığı kilolardan,küçük oğlunu sütten keserken yaşadığı sıkıntılardan söz edemeyecekti hem sırdaşı , hem birlikte büyüdüğü en yakın arkadaşı kardeşine.Kardeşine söyleyebilecek kişilerden de sakladı olurda onlardan duyar diye .Neyse ki ayrı ayrı şehirlerde bu daha kolay olacaktı.

Hamileliğinin iyice kendini gösterdiği günlerde kardeşiyle olağan günlük konuşmalarını yapacaklarını beklerken,bir müjdeyle açtı telefonu;artık teyze olacaktı.İşte o an kardeşinin müjdesine karşılık söyleyebildi aylardır bir sır gibi sakladığını.Bir süre sustular,gözyaşları konuştu ,dertleşti, halleşti birbiriyle…

Dert aşık’ın olmazsa olmazı,

Ağlamadan vermez Rabbim dermanı,

Gözyaşı;başı vurulacaktır dertlerin diye vermeden fermanı,

Güldüremezsin içindeki dertli olanı…

Allah’ın lütfunu ve kahrını herkes bilir.Herkes Allah’ın kahrından kaçar, lütfuna sığınır.Fakat Allah kahrını lütfun içinde, lütfunu da kahrı içinde gizlemiştir.Önemli olan;
‘Hoştur bana senden ,

ya gonca veyahut diken,lütfunda hoş kahrında hoş.’ deyip teslim olabilmektir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerli!

>