13 Mart 2012 Salı

DAVACI MEVLANA


Tasavvuf felsefesinin içinde kayboldukça,içimde bir sıkıntı zuhur etmeye başladı.Haddimi aşmak istemem mutasavvıf değilim fakat dedim ya mesnevi okudukça günümüzde Tasavvuf felsefesinin içinin boşaltılmaya çalışıldığı endişesini yaşıyorum.Oysaki Hz. Mevlana;

Ben sağ olduğum müddetçe Kuran’ın bendesiyim

 Ben, Seçilmiş Muhammed'in yolunun toprağıyım

 Eğer birisi benden bundan başka söz naklederse

 Ben ondan da bizarım, naklettiği sözlerden de bizarım.( "Can tende var oldukça kulum Kuran’a,
Yol toprağıyım Peygamber-i Zişan’a,
Hakkımda bunun zıddına söz etse biri,
Vay bu söze, vay böyle diyen insana...") diyerek Ağır bir yük bırakmıştır bizlere…

Hz. Peygamberimiz ‘’eğer bir kimse bir şeyden Allah lütfuna ulaşırsa ona sıkı sıkıya bağlanmalıdır’’buyurmuştur.Bende bu hadis-i şerif gereği olarak Mesneviye sımsıkı bağlanmaya çalışıyorum.Mesnevi de anlatılan hikayelerle gerçek Müslüman nasıl olmalı daha iyi kavrayabiliyorum.Hakikate giden yolda kılavuzum oldu adeta.Öncelikle kendimi bulmama yardım etti.İlim ilim bilmektir .İlim kendin bilmektir .Sen kendini bilmezsen ,bu nice okumaktır.sözünden yola çıkarak.Şeytanın hilelerini gösterdi,nefsimle konuşup ikna etmeyi öğretti.Yani aslında Yüce Rabbimin bizden yapmamızı istediği şeyleri yerine getirmemi kolaylaştırdı.Bende durum böyleyken; dinden imandan bir haber ,hayvanlar gibi şehvetle birbirini arzulayan adına aşk dedikleri saçmalıklarına Mevlana’nın sözlerini etiketleyen,düğünlerde ,derneklerde ,yemekli lüks toplantılarda iki tane semazen çıkarıp, Sema’nın ruhuna tamamen ters düşen para karşılığı sema gösterisi yaptıranlar; sorarım size Hz. Mevlana gibi hoşgörü abidesi sizden davacı olduğunda nasıl savunacaksınız kendinizi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerli!

>